12 Temmuz 2015 Pazar

ŞİİRLER


 
 
 
AH YAR

Sana gelen bütün yollar tıkalı                                                                                                 

Seni hala gören bir tek ben varım

Seni bilen bütün alem yaralı

Bir ben varım ahvalime ağlarım.

 

Rabbim seni benden aldı alalı

Kalbim hep perişan her yanım yarım

Mes'ut eylese Rab bir ben kalalı

sensiz bedenimle oturup da ağlarım.

 

Yunus Emre ALAŞAR






Anılara Yolculuk


 

Gidiyorum bu şehirden

Gölgeler sarmış her yanımı.

Karanlıkta yavaş yavaş ilerliyorum.

Benden geriye sadece acılarım kaldı.

Bir de onların tetiklediği gözyaşları.

 

Gidiyorum bu şehirden

Nereye bilmiyorum,

Neden bilmiyorum.

Gönlümün çizdiği rotadan ilerliyorum sadece.

Belki yalnızlığa götürüyor beni, hiç bilmiyorum.

 

Gidiyorum bu şehirden

Az önce yağmur başladı

Sanki gözyaşlarımla yarışıyor.

Hızlı hızlı, sağanak sağanak…

Ama bir o kadar da nazlı iniyor yeryüzüne….

 

Gidiyorum bu şehirden

İşte, dolunayı görebiliyorum

Yağmur dinmiş, havada toprak kokusu var

Meltem rüzgârları esiyor serin serin yüzüme

Gözyaşlarımı kurutmak istercesine…

 

Gidiyorum bu şehirden

Belki anılarıma bir yolculuk bu

Belki gönlümün en derinindeki yaralar

Belki de yaşanmıştan unutulmuşluğa

Gidiyorum…

 

                                                                                                                   İrem SOYTÜRK

                                                                                                                                       9-C/44






BEN

Bir kuşun kanadına tutunup,

Geçerim bulutların içinden.

Saf bir yağmur tanesi olup,

Düşerim düşlerimin hasadına.

Avuçlarıma…

Yer çekimine kapılmış,

Yağmur taneleri ağırlığınca…

 

Gencim ben!

Bir adım yaz, bir adım evren.

Bir adım hovarda bir yaz yağmuru.

Ne benle bir düş ıslanır sırılsıklam,

Ne de kimseler üşür kasvetli soğuklardan.

 

Dedim ya aydınlık benim yüzüm!

Kuzeyden güneye,

Doğudan batıya,

Sahilden dağlara,

Vuran ay ışığıyım ben!

 

Öğrenciyim ben!

Ondan öte; Mehmet Refik Güven Anadolu Öğretmenliyim ben!

Açarım her sabah kapılar gözlerimde,

Girerim ışıltılı yemyeşil bahçelere…

Bilgileri alır bölerim parça parça,

Dağıtırım kutsal toprağıma,

Bereketli denizime,

Masmavi gökyüzüme.

 

Benimle son bulur tüm korkular,

Güneşin dört bir yanından örtüldüğü,

Kasvetli bir günün ardından,

Herkesin perdelerini bir bir açtığı,

Yıldızlarla yedi renk bir akşamım ben!

 

Ay-yıldızım, Vatanım…

Balçığa, mermere, zamana işlenecek olan bir idealistim ben!

 

 

Cansu CIRIK 11/A 107








Bir, Bin, Bedel


 

Bir boşluk…

Bir boşluk ki,

Bin boşluktan beter.

Bir hüzün…

Bir hüzün ki,

Bin hüzünden geçer.

Bir çırpınış,

Bin çırpınışın kanat seslerinde geceler.

Bir hayal,

Bin hayalin başucunda bekler.

Bir yalnızlık,

Bin yalnızlığın iç sessizliğini dinler.

 

Bir sevda,

Bin sevdanın zehriyle beslense…

Bir kalp,

Bin kalbin yangınından geçse…

Bir söz,

Bin sözün tüm acısını hissettirse…

Bir bakış,

Bin bakışın nefretiyle dolsa…

Bir acı,

Bin acının kuytusunda saklansa…

Ve her şey ‘bir’ iken ‘bin’ olup

Çoğalıp

Narin omuzlarına da dayansa…

 

Bir sabır,

Bin zorluğa bedel.

Bir esinti,

Bin fırtınaya bedel.

Bir sıcaklık,

Bin soğukluğa bedel.

 

Yani;

 

1,

1000’e bedel.

 

 

Kübra Canan Toraman








GİDİŞLER…

Küçüklüğümden beri izlerim insanların gidişlerini

Merak ederim hep geride bıraktıklarını

Özellikle kalanların neler hissettiklerini?

Nasıl bu kadar sessiz kaldıklarını?

Ve ne zaman toparlandıklarını?

Düşünsenize sizin için önemli olan biri

İlerisini, gerisini düşünmeden, bırakıp gitti

Yani terk etti sizi

Terk edilmek ne keder verir insana dimi?

Belki bir ömür unutamazsınız gidişini

Bir de hem gidişini izleyemiyorsanız

Hem de direnemiyorsanız kal diye

İmkansızdır o halde

Ne onu geri döndürebilmek

Ne de gidişini görmezden gelebilmek

Yaşadığımdandır belki, bu kadar iyi bilmem

Giden sadece kendini alıp gitmiyor

Senden senin bile bilmediğin neleri alıp götürüyor

İlk fark edemiyorsun tabii, sonra sonra anlıyorsun

Kaybediyorsun güvenini, kimi zaman umudunu

Bazense en içten gülüşünü

O gidince sen artık kusursuz gülemiyorsun

Ne gariptir, ağlayamıyorsun da

Sadece duygusuzlaşıyorsun

En sevdiğin şeylerden zevk alamaz oluyorsun

Tamamlayamaz hale geliyorsun

En sıradan sözlerini

Aslında sen artık sen de değilsin

Ustaca kendi taklidini yapmaya çalışıyorsun

Ama tam da olmuyor gibi sanki

Masanda hala onun da tabağı duruyor

Senin yemeğinse hala yarım

Artık yürüdüğün bütün yollar çamur

İçtiğin her çay ise acı

Ve hararetini en tatlı su bile kesemiyor

O dinlemeyecek diye mutlu da olmuyorsun

O gittikten sonra

Sen bile kendini dinlemiyorsun

Canın yandıkça sen de yakıyorsun

Aslında yaktıkça daha da çok yanıyorsun

Artık görmezden geliyorsun kendini

Tesadüf bu ya;

Hayat da görmezden geliyor seni

Ama sen hala görünmez değilsin

Bu yüzden size sesleniyorum

Siz siz olun sakın alışmayın kimseye

Gidişine üzülecek kadar çok sevmeyin kimseyi

Gerçekten de hayat;

Her zamanki gibi ilk önce

En sevdiklerinizi alır sizden

Aslında siz bile kendinizi terk edersiniz

Ve bundan dolayı

İnanmayın insanların sizden gitmeyeceğini

Çünkü bazen insanları kaybetmekten daha acıdır

İnancınızı kaybetmek…

 

Ünye MRG Fen Lisesi 10.sınıf Öğrencisi





 
 

                               Mayıs Hüznü


som altında karanlığa

gömülen umutlar kadar

gözleri yaşlı Ege

emeği yaşlı

 

sevinçleri taze, bahar kokulu

denize dik duruşları omuzların

kirpikleri yılların yorgunu

 

bir fıtrat ki sorma

tohum tohum saçıldı keder

mayısın boynu bükük

 

gözleri yaşlı Ege

emeği yaşlı

 

som altından üç yüz bir yürektiler

üç yüzü de bir bilektiler

umutlarını karanlığa ektiler

 

gözleri yaşlı Ege

emeği yaşlı.

SADIK YILMAZ






                                                Sonsuz Yolculuğun Sonu


 

Duymuyor musun kalbimin feryadını?

Yankılanıyor boşluğunda sessizliği.

Aşkın esiri olmuş, kimsesiz, biçare kalmış karanlığında.

Terk ediyor duygularımı en amansız girdapların,

Sonsuz yolculukta….

 

Kalbimin en esrarlı öyküsü bu aşk

Gündüzün en karanlık gecesi,

Hülyaların en meçhulü,

Acizliğin ise,

En acımasızı…

 

Kış içinde baharı yaşattı bana.

Suskunluğu dilimi lal etti,

Güzelliği ama.

Yıldızsız gecelerde güneşim oldu,

Ben yitik hayallerimin avcısıyken

Son kez elveda dediğinde,

Bitmişti kalbimin sonsuz yolculuğu,

Batmıştı gemisi çaresizlik deryasında…

 

                                                                                                                                              Kübra KOÇ
                                                                                                                     9-C/41




TEK DAYANAĞIMSIN


Yüreğimin tam ortasına konmuş bir sevgi

Anne diye atıyordu sanki

Her sabah uyandırdığın o tatlı sesini

Özlüyordum ama ağlamıyordum inan ki

 

Belki elinden oyuncağı alınmış bir çocuk gibiydim

Belki mutluluk bir fotoğraf karesindeydi

Ama biliyordum ki

Anne can, anne canan

Onun sevgisi kocaman bir umman

 

Nasihatlerini unutmadım unutamam

Büyüdükçe anlarsın demiştin.

Ne de çabuk geçti zaman.

Büyüdüm anne,

Her şeyi anladım

Sen benim hayallerimdeki tek dayanağımsın.

                                                                     Sevgi Çağla Yelekin  9/D 50





Yaşamak,
İki duygu arasında çatışmak
Kalbini bir yere sığdıramamak
Ya da Kalbine her şeyi sığdırmak
Bazen savaş açmak ona
Açtığın savaşta aslında hep onun yanında olmak
Ancak rakibinin yeneceğine inanmak, istemek
Bazen ne kadar ileri gitse de biri
Hiç bir zaman diğerinin kalesini yıkamayacak...
Yaşamak,
Ateşli bir suyu kalbinden alıyor gibi
Canın acısa da istemek gibi
Yaktıkça yakması gibi
Ateş olduğunu bildiğin halde
Söndüreceğine inanmak gibi
Kendinin nerede olduğunu bilmeyerek gibi
Kendini bilmemek gibi
Ya da içindekinin kim olduğunu bilmemek gibi
Belki de iki ruhun bir bedende olması gibi
Ya da tüm ruhların içinde olması...

 

Nurullah EREN






YENİ BİR GÜNE BAŞLAMAK


 

Yeni bir güne başlamak,
Yıldızını yitirmiş gece kadar meçhul
Yalnızlığı koluna takmış hilal kadar kopuk
Öfkeyle pıhtılaşmış kalpler kadar gaddar.
 
Yeni bir güne başlamak,
Yağmurun yüzüne teğet geçmesi kadar gülünç
Korkuları rafa kaldırmak kadar hasarlı.
 
Yeni bir güne başlamak,
Sıvası gelmiş çehreler kadar bitap
Şubat soğuğu kadar titrek
Dibini aydınlatan mum kadar yitik.
 
Yeni bir güne başlamak,
Annesini kaybetmiş yavru kadar aciz
Kara giyinmiş umutlar kadar kasvetli
Uçmayı unutmuş kuş kadar hayırsız.
 
Yeni bir güne başlamak,
Aynada kendini bulamamak kadar kayıp
Ruhu, acı kırıntılarıyla doyurmak kadar sefil.
 
 
 
 
Yeni bir güne başlamak,
Dayatmalara maruz fikirler kadar mahkum
Yalana sarılmış diller kadar isyankar
Güneşin boşadığı yaz kadar anlaşılmaz.
 
Yeni bir güne başlamak,
Hayattan hiçbir beklentisi olmamak kadar acı
Korkuların gölgesine sığınmak kadar muhalif.
 
Yeni bir güne başlamak,
Anılarını kaybetmiş mazi kadar harabe
Beyaz örtüsünü kuşanmamış kış kadar yoksun
Aşkı hiç tatmamış yürek kadar bulanık.
 
Yeni bir güne başlamak,
Istırap közünü üflemek kadar boğuk
Derde derman olamamak kadar tutarsız.
 
Yeni bir güne başlamak,
Rotasını şaşırmış sevda kadar başıboş
Pini çekilmiş ömür kadar sessiz
Baharı hiç yaşamamış dost kadar beklenmedik.

 

                                                                      Beyzanur Hümeyra AYYILDIZ   9/C  29