AH YAR
Sana gelen bütün yollar tıkalı
Seni hala gören bir tek ben varım
Seni bilen bütün alem yaralı
Bir ben varım ahvalime ağlarım.
Rabbim seni benden aldı alalı
Kalbim hep perişan her yanım yarım
Mes'ut eylese Rab bir ben kalalı
sensiz bedenimle oturup da ağlarım.
Yunus Emre ALAŞAR
Anılara
Yolculuk
Gidiyorum
bu şehirden
Gölgeler
sarmış her yanımı.
Karanlıkta
yavaş yavaş ilerliyorum.
Benden
geriye sadece acılarım kaldı.
Bir
de onların tetiklediği gözyaşları.
Gidiyorum
bu şehirden
Nereye
bilmiyorum,
Neden
bilmiyorum.
Gönlümün
çizdiği rotadan ilerliyorum sadece.
Belki
yalnızlığa götürüyor beni, hiç bilmiyorum.
Gidiyorum
bu şehirden
Az
önce yağmur başladı
Sanki
gözyaşlarımla yarışıyor.
Hızlı
hızlı, sağanak sağanak…
Ama
bir o kadar da nazlı iniyor yeryüzüne….
Gidiyorum
bu şehirden
İşte,
dolunayı görebiliyorum
Yağmur
dinmiş, havada toprak kokusu var
Meltem
rüzgârları esiyor serin serin yüzüme
Gözyaşlarımı
kurutmak istercesine…
Gidiyorum
bu şehirden
Belki
anılarıma bir yolculuk bu
Belki
gönlümün en derinindeki yaralar
Belki
de yaşanmıştan unutulmuşluğa
Gidiyorum…
İrem SOYTÜRK
9-C/44
BEN
Bir kuşun kanadına tutunup,
Geçerim bulutların içinden.
Saf bir yağmur tanesi olup,
Düşerim düşlerimin hasadına.
Avuçlarıma…
Yer çekimine kapılmış,
Yağmur taneleri ağırlığınca…
Gencim ben!
Bir adım yaz, bir adım evren.
Bir adım hovarda bir yaz yağmuru.
Ne benle bir düş ıslanır
sırılsıklam,
Ne de kimseler üşür kasvetli
soğuklardan.
Dedim ya aydınlık benim yüzüm!
Kuzeyden güneye,
Doğudan batıya,
Sahilden dağlara,
Vuran ay ışığıyım ben!
Öğrenciyim ben!
Ondan öte; Mehmet Refik Güven
Anadolu Öğretmenliyim ben!
Açarım her sabah kapılar
gözlerimde,
Girerim ışıltılı yemyeşil
bahçelere…
Bilgileri alır bölerim parça
parça,
Dağıtırım kutsal toprağıma,
Bereketli denizime,
Masmavi gökyüzüme.
Benimle son bulur tüm korkular,
Güneşin dört bir yanından örtüldüğü,
Kasvetli bir günün ardından,
Herkesin perdelerini bir bir
açtığı,
Yıldızlarla yedi renk bir akşamım
ben!
Ay-yıldızım, Vatanım…
Balçığa, mermere, zamana
işlenecek olan bir idealistim ben!
Cansu CIRIK 11/A 107
Bir, Bin, Bedel
Bir
boşluk…
Bir
boşluk ki,
Bin
boşluktan beter.
Bir
hüzün…
Bir
hüzün ki,
Bin
hüzünden geçer.
Bir
çırpınış,
Bin
çırpınışın kanat seslerinde geceler.
Bir
hayal,
Bin
hayalin başucunda bekler.
Bir
yalnızlık,
Bin
yalnızlığın iç sessizliğini dinler.
Bir
sevda,
Bin
sevdanın zehriyle beslense…
Bir
kalp,
Bin
kalbin yangınından geçse…
Bir
söz,
Bin
sözün tüm acısını hissettirse…
Bir
bakış,
Bin
bakışın nefretiyle dolsa…
Bir
acı,
Bin
acının kuytusunda saklansa…
Ve
her şey ‘bir’ iken ‘bin’ olup
Çoğalıp
Narin
omuzlarına da dayansa…
Bir
sabır,
Bin
zorluğa bedel.
Bir
esinti,
Bin
fırtınaya bedel.
Bir
sıcaklık,
Bin
soğukluğa bedel.
Yani;
1,
1000’e
bedel.
Kübra Canan
Toraman
GİDİŞLER…
Küçüklüğümden
beri izlerim insanların gidişlerini
Merak
ederim hep geride bıraktıklarını
Özellikle
kalanların neler hissettiklerini?
Nasıl
bu kadar sessiz kaldıklarını?
Ve
ne zaman toparlandıklarını?
Düşünsenize
sizin için önemli olan biri
İlerisini,
gerisini düşünmeden, bırakıp gitti
Yani
terk etti sizi
Terk
edilmek ne keder verir insana dimi?
Belki
bir ömür unutamazsınız gidişini
Bir
de hem gidişini izleyemiyorsanız
Hem
de direnemiyorsanız kal diye
İmkansızdır
o halde
Ne
onu geri döndürebilmek
Ne
de gidişini görmezden gelebilmek
Yaşadığımdandır
belki, bu kadar iyi bilmem
Giden
sadece kendini alıp gitmiyor
Senden
senin bile bilmediğin neleri alıp götürüyor
İlk
fark edemiyorsun tabii, sonra sonra anlıyorsun
Kaybediyorsun
güvenini, kimi zaman umudunu
Bazense
en içten gülüşünü
O
gidince sen artık kusursuz gülemiyorsun
Ne
gariptir, ağlayamıyorsun da
Sadece
duygusuzlaşıyorsun
En
sevdiğin şeylerden zevk alamaz oluyorsun
Tamamlayamaz
hale geliyorsun
En
sıradan sözlerini
Aslında
sen artık sen de değilsin
Ustaca
kendi taklidini yapmaya çalışıyorsun
Ama
tam da olmuyor gibi sanki
Masanda
hala onun da tabağı duruyor
Senin
yemeğinse hala yarım
Artık
yürüdüğün bütün yollar çamur
İçtiğin
her çay ise acı
Ve
hararetini en tatlı su bile kesemiyor
O
dinlemeyecek diye mutlu da olmuyorsun
O
gittikten sonra
Sen
bile kendini dinlemiyorsun
Canın
yandıkça sen de yakıyorsun
Aslında
yaktıkça daha da çok yanıyorsun
Artık
görmezden geliyorsun kendini
Tesadüf
bu ya;
Hayat
da görmezden geliyor seni
Ama
sen hala görünmez değilsin
Bu
yüzden size sesleniyorum
Siz
siz olun sakın alışmayın kimseye
Gidişine
üzülecek kadar çok sevmeyin kimseyi
Gerçekten
de hayat;
Her
zamanki gibi ilk önce
En
sevdiklerinizi alır sizden
Aslında
siz bile kendinizi terk edersiniz
Ve
bundan dolayı
İnanmayın
insanların sizden gitmeyeceğini
Çünkü
bazen insanları kaybetmekten daha acıdır
İnancınızı
kaybetmek…
Ünye MRG Fen Lisesi 10.sınıf Öğrencisi
Mayıs
Hüznü
som altında karanlığa
gömülen umutlar kadar
gözleri yaşlı Ege
emeği yaşlı
sevinçleri taze, bahar kokulu
denize dik duruşları omuzların
kirpikleri yılların yorgunu
bir fıtrat ki sorma
tohum tohum saçıldı keder
mayısın boynu bükük
gözleri yaşlı Ege
emeği yaşlı
som altından üç yüz bir yürektiler
üç yüzü de bir bilektiler
umutlarını karanlığa ektiler
gözleri yaşlı Ege
emeği yaşlı.
SADIK YILMAZ
Sonsuz Yolculuğun Sonu
Duymuyor
musun kalbimin feryadını?
Yankılanıyor
boşluğunda sessizliği.
Aşkın
esiri olmuş, kimsesiz, biçare kalmış karanlığında.
Terk
ediyor duygularımı en amansız girdapların,
Sonsuz
yolculukta….
Kalbimin
en esrarlı öyküsü bu aşk
Gündüzün
en karanlık gecesi,
Hülyaların
en meçhulü,
Acizliğin
ise,
En
acımasızı…
Kış
içinde baharı yaşattı bana.
Suskunluğu
dilimi lal etti,
Güzelliği
ama.
Yıldızsız
gecelerde güneşim oldu,
Ben
yitik hayallerimin avcısıyken
Son
kez elveda dediğinde,
Bitmişti
kalbimin sonsuz yolculuğu,
Batmıştı
gemisi çaresizlik deryasında…
Kübra KOÇ
9-C/41
TEK DAYANAĞIMSIN
Yüreğimin tam ortasına konmuş bir sevgi
Anne diye atıyordu sanki
Her sabah uyandırdığın o tatlı sesini
Özlüyordum ama ağlamıyordum inan ki
Belki elinden oyuncağı alınmış bir çocuk
gibiydim
Belki mutluluk bir fotoğraf karesindeydi
Ama biliyordum ki
Anne can, anne canan
Onun sevgisi kocaman bir umman
Nasihatlerini unutmadım unutamam
Büyüdükçe anlarsın demiştin.
Ne de çabuk geçti zaman.
Büyüdüm anne,
Her şeyi anladım
Sen benim hayallerimdeki tek
dayanağımsın.
Sevgi
Çağla Yelekin 9/D 50
Yaşamak,
İki
duygu arasında çatışmak
Kalbini
bir yere sığdıramamak
Ya
da Kalbine her şeyi sığdırmak
Bazen
savaş açmak ona
Açtığın
savaşta aslında hep onun yanında olmak
Ancak
rakibinin yeneceğine inanmak, istemek
Bazen
ne kadar ileri gitse de biri
Hiç
bir zaman diğerinin kalesini yıkamayacak...
Yaşamak,
Ateşli
bir suyu kalbinden alıyor gibi
Canın
acısa da istemek gibi
Yaktıkça
yakması gibi
Ateş
olduğunu bildiğin halde
Söndüreceğine
inanmak gibi
Kendinin
nerede olduğunu bilmeyerek gibi
Kendini
bilmemek gibi
Ya
da içindekinin kim olduğunu bilmemek gibi
Belki
de iki ruhun bir bedende olması gibi
Ya
da tüm ruhların içinde olması...
Nurullah
EREN
YENİ BİR GÜNE BAŞLAMAK
Yeni bir güne başlamak,
Yıldızını yitirmiş gece kadar meçhul
Yalnızlığı koluna takmış hilal kadar kopuk
Öfkeyle pıhtılaşmış kalpler kadar gaddar.
Yeni bir güne başlamak,
Yağmurun yüzüne teğet geçmesi kadar gülünç
Korkuları rafa kaldırmak kadar hasarlı.
Yeni bir güne başlamak,
Sıvası gelmiş çehreler kadar bitap
Şubat soğuğu kadar titrek
Dibini aydınlatan mum kadar yitik.
Yeni bir güne başlamak,
Annesini kaybetmiş yavru kadar aciz
Kara giyinmiş umutlar kadar kasvetli
Uçmayı unutmuş kuş kadar hayırsız.
Yeni bir güne başlamak,
Aynada kendini bulamamak kadar kayıp
Ruhu, acı kırıntılarıyla doyurmak kadar sefil.
Yeni bir güne başlamak,
Dayatmalara maruz fikirler kadar mahkum
Yalana sarılmış diller kadar isyankar
Güneşin boşadığı yaz kadar anlaşılmaz.
Yeni bir güne başlamak,
Hayattan hiçbir beklentisi olmamak kadar acı
Korkuların gölgesine sığınmak kadar muhalif.
Yeni bir güne başlamak,
Anılarını kaybetmiş mazi kadar harabe
Beyaz örtüsünü kuşanmamış kış kadar yoksun
Aşkı hiç tatmamış yürek kadar bulanık.
Yeni bir güne başlamak,
Istırap közünü üflemek kadar boğuk
Derde derman olamamak kadar tutarsız.
Yeni bir güne başlamak,
Rotasını şaşırmış sevda kadar başıboş
Pini çekilmiş ömür kadar sessiz
Baharı hiç yaşamamış dost kadar beklenmedik.
Beyzanur Hümeyra AYYILDIZ
9/C 29