8 Temmuz 2015 Çarşamba

DENEME KENDİNİ YAZMAK





KENDİNİ YAZMAK


   Bazen kendini çok ama çok yalnız hissedersin, bir kuytu köşede sonsuza kadar saklanmak istersin, herkesten, kendinden, çevrenden, seni kısıtladığını düşündüğün her şeyden saklanmak… Böyle düşündüğün anlarda bence en doğrusu yazı yazmak. Derdini kimseye anlatamazsın “acaba bunları anlatsam benim hakkımda ne düşünürler, beni dışlarlar mı?” diye düşünmekten kendini alamazsın. Zaten biz ne zaman başkalarının, çevremizdekilerin düşüncelerinden bağımsız bir şeyler düşünebildik ki? “Bunu söylesem acaba beni şu cu mu sanırlar, bu cu mu? , bunu düşündüğümü söylesem benim kötü birisi olduğumu mu düşünürler? A tarafını eleştirsem B tarafından zannederler.” Nasıl yaşayacağımızı, neyi düşüneceğimize bile çevremiz karar verir. İşte tam da burada devreye yazı yazmak girer. En iyisi kağıdı kalemi alıp yazmaya koyulmak, her şeyi, tüm düşüncelerini, hiç kimsenin eleştirisi, hiçbir şeyin kısıtlaması olmadan yazmak… Bu sanki bir aynanın karşısına geçip kendini eleştirmek gibi, yazdığın yazıyı çok değil, iki dakika sonra bile okusan “ben gerçekten böyle mi düşünüyor muşum? Bunlar gerçekten benim içimden, benim kalemimden mi döküldü?” diye düşünürsün, kendi yazdığın yazı karşısında büyülenirsin…

   Kendinle gurur duyma fırsatı…

  Ne zaman eline geçer ki? Benim elime kendi yazdığım yazıyı okuduğumda geçer. En önemlisi de okuduğunda bunu ben yapabilmişim, başarabilmişim, bunu yaptıysam diğer zorlandığım şeyleri de yapabilirim diyebilmek, içinde hep var olan ama hiç ortaya çıkaramadığın özgüveni dışa vurabilmek…
Kendini, kendine inandırabilirsen bu iş olmuş demektir. Gerisi zaten çorap söküğü gibi gelecektir bence.

   Unutmamalıyız ki; cesaretimiz ve isteğimiz varsa bunu kullanıp kullanmamak bize kalmıştır ama elimizde olanları kullanarak başaramayacağımız şey yoktur. Sadece bize kalmıştır. Sadece bize…


                                                             ŞULE GÖKMEN               10/B

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder