KADINA YÖNELİK ŞİDDET
BM Genel Kurulu’nda, Aralık 1993’te kabul edilmiş olan
Kadınlara Yönelik Şiddetin Önlenmesi Bildirgesi ile kadına yönelik
şiddet; “ister kamusal, isterse özel yaşamda meydana gelsin,
kadınlara fiziksel, cinsel veya psikolojik acı veya ıstırap veren veya
verebilecek olan, cinsiyete dayanan bir eylem veya bu tür eylemlerle tehdit
etme, zorlama veya keyfi olarak özgürlükten yoksun bırakma” olarak
tanımlanmıştır.[1]
Kadına yönelik şiddet her ırktan,her yaştan,her ülkeden ve
her gelir düzeyinden evli veya bekar her kadının gerçeğidir ve en yaygın insan
hakkı ihlalidir.Aynı zamanda en çok göz ardı edilenidir de.
Aile İçinde Kadına Uygulanan Şiddeti Ortaya Çıkaran ve
Pekiştiren Faktörler[2]
Çok sayıda toplumsal faktör, aile içinde kadına uygulanan
şiddeti ortaya çıkarmakta ve pekiştirmektedir.
Kültürel Faktörler:
– Kadın ve erkeğe yüklenen roller ve beklentiler
– Erkeğin güçlü, kadının zayıf olduğu inancı
– Erkeğin kadın üzerinde söz hakkı olduğu inancı
– Erkeklerin şiddeti uygulamasının normal olduğu görüşü
– Evlilik gelenekleri (başlık parası, çeyiz)
– Ailenin öze alan olduğu ve bu alanın erkeğin kontrolünde
olduğu görüşü
Ekonomik Faktörler:
– Kadının ekonomik olarak erkeğe bağımlı hale getirilmesi
– Kadınların paraya ulaşım sınırlılığı
– Mülkiyet hakları, boşanması sonrası ekonomik haklar vb
konularda yasal ayrımcılık
– Çalışma hayatına katılımda yaşanan güçlükler
– Kadınlara eğitimde eşit fırsat tanınmaması
Yasal Faktörler:
– Kadının yasalarda ve uygulamalarda ikincil yasal statüsü
– Boşanma, velayet, mirasa ilişkin yasalar
– Aile içi şiddet ve tecavüzün yasal tanımlamaları
– Eğitimsizlik
– Polis ve hakimlerin yeterince duyarlı olmaması
Politik Faktörler:
– Yetkili pozisyonlarda, politika, sağlık, medya ve hukukta
kadın temsiliyetinin azlığı
– Aile içi şiddetin ciddiye alınmaması
– Ailenin, devletin müdahale alanı içinde yer almadığı görüşü
Tüm bu faktörlerden ve bazen de
nedenini bile bilemediğimiz sebeplerden bugün Türkiye’de 100 kadından 42’si
şiddete maruz kalıyor.
Bazen tokat
,tekme,yumruk(fiziksel) olarak, bazen hakaret,küfür,korkutulmak(psikolojik)
olarak,bazen zorla çalıştırılarak veya çalışmaya engel olunarak(ekonomik) şiddetle tanışıyor kadınlar.
Oysaki Türkiye kadına verilen
haklarda dünyanın birçok ülkesinden daha ilerideydi hatta ilklerdendi.
Türkiye'de
kadınlar 20 Mart 1930'da belediye seçimlerinde seçme hakkı kazandılar. 1933'te
Köy Kanunu'nda muhtar seçme ve köy heyetine seçilme hakkı düzenlendi.
Milletvekili seçimlerinde seçme ve seçilme hakkına ise 5 Aralık1934'te yapılan
anayasa değişikliğiyle kavuştular.
Fransa'da
4 Ekim 1944'de yapılan yasa değişikliğiyle kadınlara seçme ve seçilme hakkı
verildi.
İtalyan
kadınları 1946'da ilk genel seçimlere katıldılar.
Filipinler'de
1937'de, Arjantin ve Meksika'da 1946'da, Japonya'da 1945'te, Çin'de 1947'de,
Liberya'da 1947'de, Uganda'da 1958'de,İsviçre’de 1990’da kadınlar seçme seçilme
haklarını aldılar.[3]
Yukarıdaki
verilerden de anlaşılacağı gibi
kadınlara verilen bazı haklar , onlara yeterli değerin gösterildiğini
kesinlikle belirlemiyor.Aslında kadına yönelik şiddetin temel nedeni ‘kadına
değer’ eksikliği, erkeğin kadından daha üstün ve kadın üzerinde baskı
kurmasının doğal bir hak olduğuna inanılmasıdır.
Ancak
geçmişten günümüze yaşanmış olaylar kadının da en az erkek kadar bu dünyanın
gelişiminde katkısı olduğunu kanıtlamaktadır.Hatta günümüzde kadının başarısı ,
kendini daha çok duyurmaya devam ediyor.Kadın politikacılar,bilim
insanları,sporcular,Nobel ödülü alanlar…
Şöyle
bir geçmişe bakalım:
Nene
Hatunlar,Şerife Bacılar ,Kara Fatmalar ve niceleri olmasaydı şu an kadını hor
gören çoğu insan bu topraklarda rahat rahat nefes alabilecek miydi?
Bir
Süreyya Ayhan olmasaydı koşabilir miydik
geleceğe,bir Sabiha Gökçen olmasaydı yazabilir miydik adımızı gökyüzüne?
Tüm
bunlar ve yüzlercesi göz ardı ediliyor,kadın insan sayılmıyor ve bugün dünyada
her iki kadından biri, Türkiye’de her on kadından dördü şiddet görüyor.
Her
yeni güne onlarca,yüzlerce kadın gözünü açamıyor.
Her
yeni güne yeni şiddet haberleriyle uyanıyoruz.
Karısını parçalara ayırıp
çöpe attı!
Sevgilisini bıçakladı!
Hamile kadına bıçaklı saldırı!
Çocuklarının
gözünün önünde falçatayla saldırıya
uğradı![4]
Ve daha yüzlercesi...
Yaşananları bir nebze
de olsa dindirmek için kadına yönelik şiddetle mücadele yolunda bazı atılımlar
gerçekleştiriliyor.
Bunlardan ülkemizde
gerçekleştirilenlerden bazıları:[5]
Kadına Yönelik Aile
İçi Şiddetle Mücadele Projesi
Bunların dışında T.C
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanalığı’nın yürütmekte olduğu sayısız faaliyetler
vardır.
Ayrıca kadına yönelik şiddetin önlenmesinde
kadın sivil toplum kuruluşları ve derneklerinin bu konudaki etkinliği
azımsanamayacak derecede büyüktür.
Unutulmaması gereken bir şey vardır ki içler
acısı bu durumla ne kadar mücadele edilmeye çalışılırsa çalışılsın , gereken
tek bir şey vardır:
[1] http://kadininstatusu.aile.gov.tr/uygulamalar/turkiyede-kadin
[2] http://www.kadindayanismavakfi.org.tr/siddet-nedir
[3] http://www.sabah.com.tr/fotohaber/yasam/dunya_ulkelerinde_kadin_haklari?tc=24&page=24
[4] http://www.haberturk.com/etiket/kad%C4%B1na_%C5%9Fiddet/8
[5] http://kadininstatusu.aile.gov.tr/uygulamalar/kadina-yonelik-siddetle-mucadele
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder