10 Temmuz 2015 Cuma

MAKALE KADINA YÖNELİK ŞİDDET

             


           KADINA YÖNELİK ŞİDDET


BM Genel Kurulu’nda, Aralık 1993’te kabul edilmiş olan Kadınlara Yönelik Şiddetin Önlenmesi Bildirgesi ile kadına yönelik şiddet; “ister kamusal, isterse özel yaşamda meydana gelsin, kadınlara fiziksel, cinsel veya psikolojik acı veya ıstırap veren veya verebilecek olan, cinsiyete dayanan bir eylem veya bu tür eylemlerle tehdit etme, zorlama veya keyfi olarak özgürlükten yoksun bırakma” olarak tanımlanmıştır.[1]
Kadına yönelik şiddet her ırktan,her yaştan,her ülkeden ve her gelir düzeyinden evli veya bekar her kadının gerçeğidir ve en yaygın insan hakkı ihlalidir.Aynı zamanda en çok göz ardı edilenidir de.

Aile İçinde Kadına Uygulanan Şiddeti Ortaya Çıkaran ve Pekiştiren Faktörler[2]

Çok sayıda toplumsal faktör, aile içinde kadına uygulanan şiddeti ortaya çıkarmakta ve pekiştirmektedir.

Kültürel Faktörler:

– Kadın ve erkeğe yüklenen roller ve beklentiler
– Erkeğin güçlü, kadının zayıf olduğu inancı
– Erkeğin kadın üzerinde söz hakkı olduğu inancı
– Erkeklerin şiddeti uygulamasının normal olduğu görüşü
– Evlilik gelenekleri (başlık parası, çeyiz)
– Ailenin öze alan olduğu ve bu alanın erkeğin kontrolünde olduğu görüşü

Ekonomik Faktörler:

– Kadının ekonomik olarak erkeğe bağımlı hale getirilmesi
– Kadınların paraya ulaşım sınırlılığı
– Mülkiyet hakları, boşanması sonrası ekonomik haklar vb konularda yasal ayrımcılık
– Çalışma hayatına katılımda yaşanan güçlükler
– Kadınlara eğitimde eşit fırsat tanınmaması

Yasal Faktörler:

– Kadının yasalarda ve uygulamalarda ikincil yasal statüsü
– Boşanma, velayet, mirasa ilişkin yasalar
– Aile içi şiddet ve tecavüzün yasal tanımlamaları
– Eğitimsizlik
– Polis ve hakimlerin yeterince duyarlı olmaması

Politik Faktörler:

– Yetkili pozisyonlarda, politika, sağlık, medya ve hukukta kadın temsiliyetinin azlığı
– Aile içi şiddetin ciddiye alınmaması
– Ailenin, devletin müdahale alanı içinde yer almadığı görüşü
Tüm bu faktörlerden ve bazen de nedenini bile bilemediğimiz sebeplerden bugün Türkiye’de 100 kadından 42’si şiddete maruz kalıyor.
Bazen tokat ,tekme,yumruk(fiziksel) olarak, bazen hakaret,küfür,korkutulmak(psikolojik) olarak,bazen zorla çalıştırılarak veya çalışmaya engel olunarak(ekonomik)   şiddetle tanışıyor kadınlar.
Oysaki Türkiye kadına verilen haklarda dünyanın birçok ülkesinden daha ilerideydi hatta ilklerdendi.
Türkiye'de kadınlar 20 Mart 1930'da belediye seçimlerinde seçme hakkı kazandılar. 1933'te Köy Kanunu'nda muhtar seçme ve köy heyetine seçilme hakkı düzenlendi. Milletvekili seçimlerinde seçme ve seçilme hakkına ise 5 Aralık1934'te yapılan anayasa değişikliğiyle kavuştular.
Fransa'da 4 Ekim 1944'de yapılan yasa değişikliğiyle kadınlara seçme ve seçilme hakkı verildi.
İtalyan kadınları 1946'da ilk genel seçimlere katıldılar.
Filipinler'de 1937'de, Arjantin ve Meksika'da 1946'da, Japonya'da 1945'te, Çin'de 1947'de, Liberya'da 1947'de, Uganda'da 1958'de,İsviçre’de 1990’da kadınlar seçme seçilme haklarını aldılar.[3]
Yukarıdaki verilerden de anlaşılacağı  gibi kadınlara verilen bazı haklar , onlara yeterli değerin gösterildiğini kesinlikle belirlemiyor.Aslında kadına yönelik şiddetin temel nedeni ‘kadına değer’ eksikliği, erkeğin kadından daha üstün ve kadın üzerinde baskı kurmasının doğal bir hak olduğuna inanılmasıdır.
Ancak geçmişten günümüze yaşanmış olaylar kadının da en az erkek kadar bu dünyanın gelişiminde katkısı olduğunu kanıtlamaktadır.Hatta günümüzde kadının başarısı , kendini daha çok duyurmaya devam ediyor.Kadın politikacılar,bilim insanları,sporcular,Nobel ödülü alanlar…
Şöyle bir geçmişe bakalım:
Nene Hatunlar,Şerife Bacılar ,Kara Fatmalar ve niceleri olmasaydı şu an kadını hor gören çoğu insan bu topraklarda rahat rahat nefes alabilecek miydi?
Bir Süreyya Ayhan  olmasaydı koşabilir miydik geleceğe,bir Sabiha Gökçen olmasaydı yazabilir miydik adımızı gökyüzüne?
Tüm bunlar ve yüzlercesi göz ardı ediliyor,kadın insan sayılmıyor ve bugün dünyada her iki kadından biri, Türkiye’de her on kadından dördü şiddet görüyor.
Her yeni güne onlarca,yüzlerce kadın gözünü açamıyor.
Her yeni güne yeni şiddet haberleriyle uyanıyoruz.

Karısını parçalara ayırıp çöpe attı!

Sevgilisini bıçakladı!

Hamile kadına bıçaklı saldırı!



Çocuklarının gözünün önünde falçatayla  saldırıya uğradı![4]

Ve daha yüzlercesi...

Yaşananları bir nebze de olsa dindirmek için kadına yönelik şiddetle mücadele yolunda bazı atılımlar gerçekleştiriliyor.

Bunlardan ülkemizde gerçekleştirilenlerden bazıları:[5]

Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle Mücadele Projesi


Bunların dışında T.C Aile ve Sosyal Politikalar Bakanalığı’nın yürütmekte olduğu sayısız faaliyetler vardır.

 

Ayrıca kadına yönelik şiddetin önlenmesinde kadın sivil toplum kuruluşları ve derneklerinin bu konudaki etkinliği azımsanamayacak derecede büyüktür.

Unutulmaması gereken bir şey vardır ki içler acısı bu durumla ne kadar mücadele edilmeye çalışılırsa çalışılsın , gereken tek bir şey vardır:



[1] http://kadininstatusu.aile.gov.tr/uygulamalar/turkiyede-kadin
[2] http://www.kadindayanismavakfi.org.tr/siddet-nedir

[3] http://www.sabah.com.tr/fotohaber/yasam/dunya_ulkelerinde_kadin_haklari?tc=24&page=24
[4] http://www.haberturk.com/etiket/kad%C4%B1na_%C5%9Fiddet/8
[5] http://kadininstatusu.aile.gov.tr/uygulamalar/kadina-yonelik-siddetle-mucadele

AYŞENUR YILDIRIM 10-A    600




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder