10 Temmuz 2015 Cuma

HİKAYE Hayatın Anlamı

       


Hayatın Anlamı


         Sabah derse giderken Salih'i gördüm.Salih,içimdeki şeytanın konuşmasını sağladı...
Boş zamanın çok lüks olduğu bu yoğun ders ortamında istediğimi yapamadığımdan şikayetçiydim.Şimdi ders olmasaydı içimdeki en büyük heves olan takip etme olayını gerçekleştirecektim.Salih'in,o mazlum,ilkokullu bebelerin testis malzemesi olan Salih'in günlük hayatta aslında nasıl biri olduğunu,yalnız kaldığında neler yaptığını ve gerçekten deli olup olmadığı sorularına cevap bulabilecektim.

Onu takip etme isteğim,gözlemlemek istediğim için değil,röntgenlemek arzusundan ibaretti.O çok gizemli bir adamdı.

Kendimi çözmek,kendimin farkına varmak,ufacık ama cevabını bulmakta zorlandığım sorulardan geçiyordu ve bu ufacık sorulara yanıt ararken kendimi kaybediyordum.Dengem dönüyordu.Salih'in yolda yürürken arabaların lastiklerinin patlak olup olmadığını merak etmesi gibi ben de kendimden şüphe ediyordum.''Patlak mıyım?''

Maalesef dershaneye gidecektim.Dört ders sonra çıkacaktım.Çıktım!..

Ne tesadüftür ki yolumun üstünde Salihciğimle karşılaştım.Daha doğrusu rastlaştım.Öylesine yürüyordu yine manyak.Gittim bunun yürüdüğü yola saptım.Sabahki sistem mağduriyetliğime işte böyle nah çekiyordum.Onu takip edecektim ve belki laf atacaktım.

Sokakta köşeden köşeden yürümem bi kızın dikkatini çekti ve sanki kendisini takip ediyormuşum gibi tedirgin ve aynı zamanda 'haklıyım!Yakaladım' edasıyla bana baktı.Durduk yere elin arkasını kaldırdım yani(elin arkası?!).

Salih mesafeyi arttırmıştı.Bi' ara arkasına bakıp beni gördü.İlk karşılaşmada da görmüştü.Takip edildiğini anlaması işten bile değildi Salih'in.Yoluna devam etti.

Kızlardan,adrenalin oyuncaklarından,tiyatrodan,övgüden,bilgiden,sevgiden bulamadığımı Salih'te buluyordum.Onu takip etmek meditasyon yapmakla eşdeğerdi.

Elektrik direğinin yanına gitti,kapı tıklatır gibi beton direğe vurdu.Sağlam mı diye kontrol etti galiba.Ya da izini kaybettirmek için belirlediği bir stratejiyi uyguluyordu...

Ben çok heyecanlıydım.Belki de bu yolun sonu beni Salih'in evine götürecekti.Orayı gözlemevim yapacaktım.Gece gidip karısına ne hediye aldığını,hangi millete özgü öptüğünü görecektim. Şüphesiz bunları öğrenmek hafsalamı ikiye katlayacaktı. Resmen içim titriyordu attığı adımları izlerken.Ne kadar da önemli bir iş yaptığımı kendime hatırlatıyordum.İnanılmaz mutluydum!

Bir müddet sonra Salih bir vincin tekerlerini kontrol etmeye başladı.Büyük ihtimal belediyede görevli bi eleman vinci evinin önüne park etmişti.Salih önce vincin arkasına geçti.Onu göremiyordum.Yolun ortasındaydım ve vincin arkasından beni gözetliyor olabilirdi.Bozuntuya vermeden bir apartman kapısının önünde durdum.Salih orda oturduğumu düşünecekti ve yoluna devam edecekti.Ancak öyle olmadı.Salih vincin tepesine çıkıyordu!!!

Ne yani? Salih'in bir vinci mi vardı?Pazarın delisi diye tanınan adamın şehir merkezinin biraz uzağında bir vinci olması fikri saçma gelmeliydi ama gelmedi.Salih yine aklımı alıyordu!Yüzünün ve kelinin keşiş Thich Quang Duc'a benzemesi de beni garip meraklara sürüklüyordu.


                                                           


Bir vinci vardı.Tepesine çıkıp yararlı işler yapmayı planlıyordu.Yani kendisini kutsal biri olarak görmeye çok yakındım.O,hiç de görüldüğü gibi biri değildi.Senelerdir kendime sorduğum,çevremin,hocalarımın cevap veremediği o soruya bir tek o cevap verebilirdi sanırım.Salih, mutlaka hayatın anlamını biliyor olacaktı.

Apartmanın girişinin kenarından onu kesiyordum.Bu muhteşem insanın beni farkedip samimiyetini kaybetmemesi için büyük gayret sarfediyordum ki samimiyetinin kaybolacağını da sanmıyordum.Yani takip edildiğini farketmiş olsa bile o vincin üzerinde insanlığa hizmete devam edeceğini adım gibi biliyordum.

Salih biraz bekledi.Durdu,ve cebinden anlam veremediğim bir şey çıkardı.İki parçaydı elindeki.Salih köpük oyuncağıyla oynuyordu.Vincin üzerinden sokağa renkli renkli köpükler savuşturuyordu.

İlk önce inanamadım.Bunca yolu bunun için mi yürümüştüm ben !?!? Ama sonra üstüme bir dinginlik geldi.Anlamıştım! O, bu gri sokaklara özgürlüğü deterjanla tattırıyordu.Tıpkı Thich Quang Duc'un Vietnam rejimine yaptığı gibi,o da insanların körleşmiş çakralarını,cahilliklerini,erdemsizliklerini protesto ediyordu...

Salih,hayatın anlamını bana işte böyle öğretmişti.


Mehmet Ekmekçi / 11-D sınıfı öğrencisi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder