10 Temmuz 2015 Cuma

HİKAYE KAYBEDEN ADAM



KAYBEDEN ADAM


    Hissedememenin boşluğunu yaşıyordu kaybeden adam. Uzun zamandır, kalbinin ritmini değiştirecek bir şey yaşamamıştı. Öfkeliydi hayata, belki de bir o kadar da kendine… Ama herkes ondan bihaber gelip geçiyordu yanından. Kimse anlamıyor, kimseye de anlatmak istemiyordu. Ara sıra Karacaahmet’in yolunu tutar, kaybettiğiyle dertleşirdi. Tekrar tekrar yaşardı o kabusu… Sonra gözlerini denize doğru uzatır, dalardı. Deniz hiddetlenirdi bir şeyler anlatmak istercesine. Adam, bir kez daha anlayarak hatasını, başını eğerdi.
   13 Eylül 2009
    Güneş güne veda edeli bir iki saati geçmişti. İşten yeni dönüyordu. Kulaklığını taktı, sesini arttırdı. Yaya olarak on beş dakika kadar yürümesi gereken yolu vardı. Yola koyuldu. En sevdiği şarkı çalıyordu. O da eşlik etti kulağının dibinde bağıran adama. Dördüncü şarkı bitmek üzereyken eve vardı. Anahtarını zor da olsa bulup içeri girdi. Eşine bakındı ama göremedi. Masada bir not vardı. Adam gözlerini kısıp, okumaya başladı. “Yine çikolatalı pastaya aşerdim hayatım. Pastaneye kadar gittim. Meraklanmayasın.” ‘ Bu hafta kaçıncı kez aşermişti çikolatalı pastaya bu kadın?’ diye düşündü adam. Üçüncü kezdi. ‘Kesin ağlar’ diye içinden geçirdi adam.

   Aradan yarım saat geçmesine rağmen eşi gelmemişti. Adamın içine kurt düştü. Az sonra çalacak telefonla o kurt, yüreğini kanata kanata çıkacaktı ortaya. Telefon çaldı. Arayan eşiydi, fakat konuşan başka biriydi. Ambulans sesine karışıyordu kadının aceleci, tiz sesi:
-          Alo, Rüya Hanımın kocası siz misiniz?
-          Evet, benim. Yoksa Rüya…
-          Beyefendi, eşiniz kaza geçirdi. Şu a.. b..z  hastane.. kal..ırıyor..z
Sesler bir gidip bir geliyordu. Adam şoktaydı. Hemen hastaneye koştu. Ameliyathanenin kapısında bekledi bitmek tükenmek bilmeyen bir sabırla eşini. Doktor çıktığında-alnındaki terleri henüz kurumamıştı- kaybeden adama baktı. Acıdı da belki. Sonra ikisini de kaybettik dedi. Bir de bir iki teselli cümlesi…
  
18 Eylül 2009…
  Eşinin son görüntülerini izliyordu adam. Pastanenin iki sokak aşağısındaki marketin kamerasından izliyordu. Koşuyordu kadın elini kolunu sallayarak. Birden dengesini kaybedip kafayı gömüyor kaldırımın buz gibi taşlarına. Video geri alınıyor, kadının niye ve neye el salladığını anlamak için. Bir adam beliriyor görüntüde. Elinde çantası işten dönüyor olmalı. Çok kalmadan terk ediyor görüntüyü. Kimse bilmiyor adamın, kadına neden dönmediğini ve nereye gittiğini. Tabi kaybeden adam hariç... O biliyor her şeyi. Hatta o sıradan adamın hangi müziği dinlediğini de…
  Kaybeden adam öfkeliydi. Hayata belki de en çok da kendisine…

                                                                                                      İsa DEMİRCİ

                                                                                                        11-B/153

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder