9 Temmuz 2015 Perşembe

“Tarihçi yazar YAVUZ BAHADIROĞLU’yla okulumuz öğrencileri mülakat yaptılar.”




“Tarihçi yazar YAVUZ BAHADIROĞLU’yla okulumuz öğrencileri mülakat yaptılar.”


SORU 1: İlk yazmaya başlama karanızı hangi şartlarda aldınız ve sizi yazmaya teşvik eden  özel birisi var mı?


         Ortaokul ikinci sınıftayken müdürün emriyle bir duvar gazetesi çıkardım. Çıkardığım duvar gazetesine bir makale yazdım. Makalede bizim okuduğumuz tarih kitabının iki hükmünü, iki kararını eleştirdim. Bir, Sultan II. Abdulhamit' in tahttan indirenler hakkında yöneltici ifadeler kullanılıyordu, yani iyi bir iş yaptılar Kızıl Sultan' ı tahttan indirdiler, fakat aynı kadro I. Dünya Savaşı' nı kaybedip ülkeden kaçınca bu defa vatan haini anlamına gelen ifadelerle saldırılıyordu, neticede bu insanlar aynı insanlardı yani Sultan II. Abdulhamit' i tahttan indiren İttiat ve Terakki önderleri, öbür tarafta I.Dünya Savaşı' nı kaybetmişlerdi ve yargılanmamak için ülke dışına kaçmışlardı. Bunlar aynı kadroydu. Abdülhamit’i tahttan indirirken, büyük vatansever olarak selamladığınız insanları daha sonraki cümlelerde niye yargılıyorsunuz vatan haini anlamına gelen ifadelerle saldırıyorsunuz anlamında iki paragrafı alt alta yazmıştım. Benim tek cümlem orda ''Hangisi doğru kafam karıştı'' ifadesini yazmıştım. On beş dakika kadar oldu benim duvar gazetesinin ömrü. Müdür Bey hışımla duvardan indirmiş ve beni odasın çağırdı. Ben de gittim ve dedi ki: '' Oğlum başımı belaya mı sokacaksın? Bu kafadan gidersen seni süründürürler. Devletin kitabını sen nasıl tenkit edersin? Sen kim oluyorsun?'' dedi bana. Hâlbuki devlet benden daha iyi şeyler bilmiyordu. Bilhassa önce okulların bitsin, bir baltaya sahip ol, ondan sonra bunları konuşursun dediler. Okullar biteli çok oldu, baltaya gelirsek insan baltaya sap olmaz, balta da iyi bir şey değil zaten. Ama belli bir noktaya geldim. Hala gittiğim televizyonlarda ''Zamanı değil, bunu söylemeseniz olmaz mı?'' gibi teklifler alınca ben direk dışarı çıkıyorum. ''Bu zamanı değilim zamanı ne zaman gelecek?'' diye bir yazı yazdım. Amerika' da kimse kimseye zamanı değil demiyor, İngiltere' de demiyor. Söyleyeceğinizi söylüyorsunuz. İşte bu beni tahrik etti. Bu devlet benden bir şeyler saklıyor düşüncesine kapıldım. Bu düşünceye geldiğiniz zaman doğruları öğrenme cehline ulaşıyorsunuz. Bu işi ben çözeceğim diye ortaokulda düşündüm. Hedef koymayı bu yüzden önemsiyorum. Bunu nasıl yapabilirsiniz? Ya size yapılan haksızlıklara susup oturacaksınız, içinize atacaksınız ya başkaldıracaksınız, homurdanacaksınız, televizyon karşısında yaptığınız gibi. Bunların hiçbiri çok etkili değil. En etkili başkaldırma doğruları yazmaktır. Ben zor ama en iyi yöntemi seçmeye çalıştım. O gün bugündür tarihle haşır neşirim. Doğruları bulmaya çalışıyorum. Tabi bunda babamın büyük etkisi var. Osmanlıcayı öğrenmeme katkı sağladı. Daha kolay tarihe geçiş yaptı. O da beni zorlayarak değil Mehmet Akif' i Safahat' ını önüme koydu İstiklal Marşı' ını. Mehmet Akif'in el yazısından bir oku bakalım dedi. Ben Mehmet Akif' i n değişik alfabeyle yazdığını hiç düşünmemiştim. Onun için gençlere diyorum ki Kemalist iseniz Akif' in el yazısından nutku okuyacaksınız, mukaddesatçı iseniz Akif' in el yazısından İstiklal Marşı' nı okuyacaksınız, solcuysanız Nazım Hikmet' in el yazısından şiirlerini okuyacaksınız. Bu insana çok şey katabilir. Çünkü bizim hala kültür hazinemiz Osmanlıca' dır. Türkçeleştirilenler, bugünkü dile çevrilenler devede kulaktır. Bu kadar iddialı konuşuyorum. Bilerek söylüyorum. Çok az metin çevrilmiştir, çevrilenlerin de üçte biri yanlıştır. Adam metni uygulayamamış, kafasına göre uydurmuş. Karşılaştırmalı okuyunca bunu görebiliyorum. Onun için Osmanlıca' yı şiddetle tavsiye ediyorum. Tarihçi olmasanız bile doğru okumanıza yardımcı olacaktır. Ben Osmanlıca' yı babamın teşvikiyle öğrendim. Öğrendikten sonra bana üç ciltlik kitap getirdi. Ve benim tarihçiliğimi çaktırmadan babam başlattı. Eğer bu soruya tek cümle ile kur deseniz beni tahrik ettiler.


SORU 2: Tarihi romanlarınız hep Osmanlı tarihi, hiç İslam öncesi tarihi yazmayı düşünmediniz mi?
           

Hayır düşünmedim. Bilmiyorum. Ben Osmanlı tarihçisiyim. Bilseydim yazardım. Bunun için yeni çalışma yapmam lazım, buna vaktim yok. Mesela Avrupalılar Atilla'dan korkuyorlar. Niye bu kadar korkuyorlar merak ediyorum. Ama Osmanlı' yı bitiremedim. Osmanlı' ya çok iftira attılar, çok fazla aşağıladılar. Evvela doğrusunu bir anlatayım. Ben daha Osmanlı'yı bitiremedim. Vaktim olursa Atilla' ya dönebilirim.

SORU 3: Tarihi dizilerin rövanşta olduğu bir dönemdeyiz. Tarihin reyting malzemesi olarak kullanılmasına ne diyorsunuz?
           
Reyting malzemesi olarak değil de esas olan anlatım biçimidir. Olay değildir. Biz tarihi yanlış yerinden tutuyoruz. Hep savaş tarihini yazıyoruz farkında mısınız? Okullar da savaşı öğretiyor. Hâlbuki bizim bir medeniyetimiz var. Bakın Kanuni döneminde İstanbul' da 15.000 tane şehir hamamı varken İspanya kraliçesi hayatı boyunca iki kez yıkanmakla övünüyor. Bizim bir su medeniyetimiz, su kültürümüz var. Bizim mimarımız var, matematiğimiz var, astronomimiz var. Biz zannediyoruz ki tekkelerde sadece zikir çekiliyor, tekkelerde matematik, astronomi öğretiliyor. Orada akşam ve yatsı arası yatsı biraz ötelenerek devlet sohbetleri yapılır. Ve Osman Gazi' yi yetiştiren Şeyh Edebali tekkesidir. Orada sohbetlerle insanlar pişer. Tarihi malzeme olarak kullanmak, tarih sürekli bir başlangıçtır ve ister istemez güne bakıyor, ister istemez siyaseti etkiliyor. Siz Türk Devleti dediğiniz anda siz zaten 6.000 sene geriye gitmiş oluyorsunuz. Onu malzeme olarak kullanmak yerine ''Ben onun üzerinde oturuyorum'' bilincine ulaşmak gerekir. Böyle bir mübarek tarihin, böyle bir muhteşem tarihin üzerinde oturuyorum düşüncesini kavramak, idrak etmek gerekir. Artık algılama yerini tutmuyor. Şimdi fazileti erdem diye Türkleştirdik. Erdem bizim oğlanın adı. Fazilet başka bir şey. O da bir kadının adı ama, bir başka şey. Onun içinde sevgi var, edep var, haya var, bir sürü kavram var. Kelime deyip geçmemek lazım. Muallimi mualladan alırsanız kökünü yüceltme ve yükseltme amacıyla öğreten anlamına gelir. Öğretmen derseniz yüceltmeyi, yükseltmeyi attınız amaçsız öğreten bir insan. Kelimelerden kavramlar oluşuyor, kavramlardan fikirler. Kelimeyi çektiğiniz zaman kavram da oluşturamıyorsunuz, düşünce de biriktiremiyorsunuz. O bakımdan tarihi istismara karşıyım. Tarih üzerinden insanların birbirine vurmasına karşıyım ki Türkiye' de çok yapılıyor. Mutlaka medeniyet tarihi ile desteklenmesi lazım. Çünkü öyle bir noktaya geliyoruz ki Osmanlı Tariki kılıç kalkan ekibine dönüşüyor. Bu insanların toplam savaştıkları zaman 4 sene. 600 senelik bir dönemde bu insanlar 4 sene savaşmış. Yani meydanda kılıç kılıca olanlar. Ee geride ne yapmışlar bu insanlar? Bir defa yabancı gezginler bizi yazarken diyorlar ki muhteşem insanlar diyorlar. Biz bunları unuttuk. Ailede kavga, televizyonda kavga, siyasette kavga her yerde kavga. Yani bizim anlaşmamız şart değil. Öyle zannediyoruz ki mutlaka uzlaşmamız lazım, Türkiye Büyük Millet Meclisi' nde uzlaşmamız lazım. E kaldırın partileri getirin Atatürk' ü ne güzel uzlaştırıyor. Çünkü başka farklı düşünce yok. Ama farklı partiler olacak derseniz farklı düşünceler olacak. Tatbiki kavga da olacak laf da dokundurulacak da ben gırtlak gırtlağa gelmesinler istiyorum sadece. Farklı düşünce olan yerde, muhalefet olan yerde tartışma elbet olacak. Ama edepsizlik yapılmasın hiçbir yerde arzu ettiğim bu. Osmanlılar' da da bir sürü eleştiri var. Bakın Fuzuli Bağdat' tan Kanuni' ye veryansın ediyor. Devletini eleştiriyor ''Selam verdim rüşvet değildir deyu almadılar''. O zaman rüşvet yok öyle yaygın değil. Kanuni de şair. Şair şairi anlar. ''Tahsisatı gecikmiştir'' diyor. ''Erken gönderin, biraz da fazla gönderin, bundan sonra da kurala bağlayın''. Çünkü orada bürokrasiyi anlatıyor. Sonra Kanuni biraz da zam yapıyor. İşte o an Su Kasidesini yazıyor. Peygamber Efendimizi bir su damlasıyla bütünleştiriyor.

SORU 4: Sizce bizim Kızılelma’mız nedir?
        
İnsan yetiştirmek olmalı ve Osmanlı coğrafyasında yeni bir oluşum başlatmak. Bugün 780.000 kilometre kareye Türkiye sığmıyor. 40 devlet kurulmuştur Osmanlı coğrafyasında ve hiçbiri mutlu değil. Kıbrıs' tan Bosna Hersek' e kadar, Irak' tan Filistin' e kadar gözyaşı var. Bosna Hersek' i biliyorsunuz düne kadar kan götürüyordu. Bunların yeniden mutluluğu Osmanlı' nın torunlarıyla birlikte hareket etmektir. Onlar da söylüyor bunu. Yöneticiler değil o halk söylüyor. Yöneticilerden de akıllı olanlar söylüyor. Arap halkının çoğu yönetici olmayan zümre ''Ne zaman geleceksiniz?'' diye soruyor. Bakın buradaki Peygamber sevgisini Araplarda görmezsiniz. Orda cebren namaz kılarlar biz özgürce kılarız. İçimizden gelmediği zaman yapmayıveririz. Kimse bizi buna zorlamıyor. İbadet isteği içimizden geliyor. İşte budur. Buna da kimse müdahale etmeyecek. Fatih Sultan Mehmet 550 sene önce kıyafet hürriyeti tanıdı. Ben ne yiyeceksiniz ona bakarım, ne öğreniyorsunuz ona bakarım, sağlık hizmetine bakarım dedi. O zamanlar sokaklara aile hekimini getiren adamdır o. Bunları anlattığınız zaman Yavuz Bahadıroğlu Osmanlı' yı çok seviyor ve övünüyor deniyor. Seviyorum çünkü dedemdir, ninemdir. Bu doğal bir şey. I. Dünya Savaşı oluyor ben tutup İngiltere'yi mi tutayım? Bu benimkilerle birlikte olmak bizim tarihçimizin vicdan borcu değil mi? Tarihçi tarafsız olurmuş yalan. O tarafta olanlar bizi tarafsızlaştırmaya çalışıyor. Elbette ben tarafım. Kendi milletimin tarafıyım. Onun için diyene kuşkuyla bakın. Tarafsızlık olmaz. Bu insanın yapısına aykırıdır. Ya şu partidesiniz ya bu partidensiniz. Kaybeden parti kazanan parti tarafına sen tarafsız ol der. Vicdanlı ol, adil ol, adamlara haksızlık yapma bunlar doğru.

SORU 5: Milletimizin dünü ve bugününü karşılaştırırsak neler yapabiliriz?


İmparatorluk kaybettik. İmparatorluk dediğinizde aklınıza gelen her şeyi kaybettik. Haya, fazilet, kıyafet, alfabe, öz güven, kültür malzememizi kaybettik. Yani çok özet kaybettiklerimizde kaybolduk ve kendimizi bulmaya çalışıyoruz. Ama bakın bir incelik var. Kaybettiğiniz değerleri kaybettiğiniz yerde arayın. Biz burada kaybettiğimizi Avrupa' da arıyoruz.Sorun bu. Mum yakın ve değerlerinizi kaybettiğiniz yerde arayın.     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder